Kalabalık ortamların ve iş yükünün artması büyükşehirlerde hem kaygı hem de strese sebep oluyor

Röportaj (anadolugazete.com.tr)

İş yükünün artması ve kalabalık ortamların çoğalmasına bağlı olarak insanların büyükşehirlerde sürekli bir yerlere yetişme çabası kaygı bozukluğu ve strese sebep oluyor. Psikolojik Danışman – Psikoterapist Ceren Özalp, stres ve kaygı sebeplerini ve çözüm önerilerini anadolugazete.com.tr’ye anlattı.

İnsanlar, büyükşehirlerde hayatın içerisinde kaybolması ile beraber birçok psikolojik problemi yaşıyor. Kaygı bozukluğu ve stres gibi durumlar ise yaşamın akışında kişiyi kötü etkiliyor. Stres ve kaygı yaşayanlar için hem çözüm önerileri hem de yapılması gerekenler haberimizde…

Psikolog ile psikoterapist arasındaki fark nedir?

Ceren Özalp: Psikoloji mezunu olunduğu zaman psikolog unvanı alınıyor. PDR mezunları ise psikolojik danışmanlık hizmeti sağlıyor. Psikoterapist, terapi alanındaki teorik ve uygulama eğitimlerini kapsıyor aslında. Yani mezun olunduktan sonra hangi ekolle, hangi kuramla çalışmak istiyorsak o yönde eğitimler alıyoruz. Süpervizyon sürecinden geçiyoruz ve sonrasında aslında terapi yapmaya başlıyoruz. Yani uzmanlaşma diyebiliriz.

“KAYGI BOZUKLUĞU DAHA ÇOK GÖRÜLÜYOR”

Büyükşehirlerde hayat karmaşası içerisinde genellikle yaşanan psikolojik problemler nedir?

Ceren Özalp: Büyükşehirlerde genellikle yapılanlar araştırmalarda kaygı bozukluğu durumunun biraz daha fazla olduğu saptanıyor. Bunun da birçok nedeni var; trafik, ulaşımın zor olması, insanların sürekli bir yerlere yetişme çabaları, birbirleriyle kurdukları iletişim gibi birçok faktör var. Kaygı kişiyi hayatta tutmak için gerekli belli bir miktara kadar ancak belli bir düzeyden sonra kişinin işlevselliğine zarar veriyor ve gündelik hayatında birtakım şeyleri daha zor hale getiriyor. Kaygının fazla artması durumunda, kişinin kontrol edemeyeceği boyuta ulaşma durumunda bir takım fizyolojik belirtiler ortaya çıkabiliyor. Kişi terleyebiliyor, nefes almakta zorluk yaşayabiliyor, kalp çarpıntısı artabiliyor gibi farklı semptomlar bireyden bireye göre görülebiliyor.

“BİREY KENDİ İLE SAVAŞ HALİNDE”

Kaygı bozukluğu ya da stres şiddeti arttırabiliyor mu?

Ceren Özalp: Açıkçası bununla ilgili bir araştırmaya daha önce hiç rastlamadım. Ama genellikle kaygılı insanlar kendi içlerinde bir mücadele, dışarıya yöneltmek yerine kendileriyle bir savaş halinde oluyorlar.

“YÜZLEŞME SAĞLIYORUZ”

Kaygı bozukluğu ve stres yaşayan insanlar nasıl bir yol izlemeli? Size geldiklerinde nasıl bir yol izliyorsunuz?

Ceren Özalp: Kaygı bozukluğunun düzeyi ve türevleri farklı oluyor. Yaygın anksiyete bozukluğu, panik bozukluk gibi farklı türevleri oluyor ve her birinin tedavi şekli de ona göre belirleniyor. Öncelikle kaygıyı hangi durumlar tetikliyor? Birey kaybı yaşadığı anda hangi belirtiler ortaya çıkıyor? gibi durumları saptıyoruz. Sonrasında da bireye uygun olacak şekilde bir kaygı hiyerarşisi belirliyoruz ve ilerleyen seanslarda bireyin o durumlarla yüzleşmesini sağlıyoruz. Tabii ki bu çok genel bir açıklama ve bireyden birey yöntem değişiyor.

“ÖZEL ZAMAN AYIRMALILAR”

İnsanlar bu durumları yaşadıklarında, ilk etapta size ulaşmadan önce nasıl önlemler almalılar?

Ceren ÖzalpNefes egzersizleri, gevşeme egzersizleri çok önemli ve gerçekten düzenli olarak yapıldığı zaman işe yarıyor. Aynı şekilde kişinin kendine özel zaman ayırması. Örneğin; mandala, spor yapmak gibi aktivitelerde kişinin duygu regülasyonu (düzenleme) sağlamasına neden oluyor. Kişinin kendine özel zaman ayırması, sevdiği insanlarla vakit geçirmesi, kendine özel aktiviteler belirlemesi duygu regülasyonu sağlayacak faaliyetler bulması çok önemli ve süreç açısından da kolaylaştırıcı aslında. Çünkü kişi kendine zaman ayırdığında, sevdiği şeylerle ilgilendiği zaman stres yönetme düzeyi de aslında daha kontrol edilebilir hale geliyor. Aslında hangi durumlarda rahatlama sağlıyor, hangi durumlar onu tetikliyor? Genelde danışan kaygı düzeyini kontrol edemediğinde ve gerçekten işlevselliği bozulduğunda bir uzmana başvuruyor.